Herkese tekrar merhaba,
Yine bir iş seyahati için 2 günlüğüne Köln’e gittim. Bu nedenle akşam 3-4 saatlik bir yürüyüş ve etrafı kolaçan edip bir bavul çikolata almak dışında pek bir şey yapabildiğimi söyleyemeyeceğim. Yine de kısaca tespitlerime yer vereyim..
Köln’e Türk Hava Yolları günde karşılıklı 2 sefer yapıyor. 3 saat civarı bir uçuşla Köln Bonn Havalimanı’na ulaşıyorsunuz. Havalimanından tren ve tramvay kullanarak yaklaşık 30 dk da merkeze ulaşabilirsiniz. Bunun yanında Almanya’nın lüks Mercedes taksileri ile ulaşmak isterseniz de yaklaşık 30 EURO tutuyor. Taksiyi kredi kartıyla ödeyebiliyorsunuz.
Köln, Rhein ( Ren ) nehri kenarında İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakası gibi ikiye ayrılmış bir kent. Kenti gezerken 2. Dünya savaşı yıllarından kalmış ama çok iyi restore edilip bakılmış, modern ama gotik bir kent çıkıyor karşımıza.
Köln deyince akla hemen o çok meşhur Kölner Dom ( Köln Kathedrali ), meşhur müzeleri, sivri çatılı dizi dizi renkli evleri ve çikolata geliyor akla. Tüm bunlar için de 2-3 gün gibi bir zaman yeterli gibi duruyor. Kölner Dom’u gördüğünüzde gerçekten mimari nedir? Nasıl yapılır? ın cevabını alıyor gibi hissediyor insan.
Köln’de tam merkezi olan Heumarkt bölgesinde Maritim Hotel’de kaldım. Otel ile ilgili fiyat ve detaylara Buraya Tıklayarak ulaşabilirsiniz. Otelimin konumu bu vakit darlığında benim için müthiş denk geldi ki; yürüyüş mesafesinde Köln’ün kalbi olan alışveriş caddelerinin tam dibindeydim.
Bu ve civardaki oteller, şehri rahatça gezmek için ideal konumdalar. Schildergasse ve Hohe Strasse isimli 2 trafiğe kapalı cadde burada tüm alışveriş ve sosyal imkanların bulunduğu caddeler. Bu civarda rahatlıkla gezebilir, kafelerde yemek yiyip birşeyler içebilir ve alışveriş yapabilirsiniz. Tabi alışverişi tercih eder misiniz bilmem. Fiyatlar genel olarak Türkiye’nin üzerinde. Yani artık Türkiye’de herşey olduğu için eski usul Alamanyadan geldi denecek bir şey kalmadı ve gerek te yok diye düşünüp magnet hariç hiç birşey almayı tercih etmedim. Ve tabiki bir valiz de çikolata.. 🙂
Köln’ün bana en garip gelen yanı, daha önceden bu kadar ayakkabı mağazasını bir arada görmemiş olmamdı. Burada her iki mağazadan biri ya ayakkabıcı ya fırın ya da kölsch satan pub. Yani özetle Kölnlüler kölsch içip ekmek yiyor ve bunu yaparken de sürekli ayakkabı alma ihtiyacı duyuyor desek çok ta abartmamış oluruz sanki. 🙂
Köln Almanya’nın Belçika sınırında Türkiye’ye çok mu çok uzak olsa da Köln’e gittiğinizde kendinizi hiç yabancı hissetmeyeceksiniz. Hatta İstanbul’un birçok mekânından bile daha fazla Türk ve orta doğulu vatandaşla karşılaşacaksınız. Etraftaki taksiciler, bakkallar, büfeciler hep Türk. Bir yeri mi bulamadın? her yerde Türkçe konuşan birine rastlayıp arzu ettiğin bilgiyi alabiliyorsun.
Devamını da sonra yazayım bari..
Sevgiler..