Uzakdoğu’nun en popüler noktalarından biri, kapitalizmin başkenti Hong Kong Gezisi notlarımı yazdım sizlere. Hong Kong gezisi aslında benim için ilginç bir deneyim oldu. Hem uzakdoğu kültürü hem de Amerika’nın vahşi kapitalizminden nasibini almış bir şehri birarada görmüş oldum. Bakalım neler yapmışız 5 gün Hong Kong’da?
Hong Kong’a Türk Hava Yolları’nın her gece 00:55’te Atatürk Havalimanı’ndan kalkışıyla yaklaşık 11 saat süren bir uçuşla gidebiliyorsunuz.
Bu yazıda sizlere bol bol fotoğraf ve elimden geldiğince Hong Kong’un yaşam biçimi ve gezilecek yerlerini anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle Hong Kong gezisi notlarına hap bilgilerle başlayalım;
- Hong Kong Para birimi : Hong Kong Doları ( HKD ) kullanılıyor. Yaklaşık olarak 100 HKD = 10 EURO = 30 TL
- İstanbul Hong Kong Saat farkı : Bizden 6 saat ileride.
- Hong Kong vize istemiyor. Dolayısıyla elinizi kolunuzu sallayıp giriyorsunuz 🙂
- Hong Kong Alışveriş : Hong Kong Türkiye’ye göre daha pahalı bir şehir. Alışveriş için pek ideal sayılmaz.
- Hong Kong ulaşım : Her yere metro ile ulaşabilirsiniz.
- Toplu taşıma maalesef ucuz değil. Her binişiniz ortalama 5-7 TL
- Taksiler kısa mesafede avantajlı olabiliyor.
- 5gb internet olan tak kullan bir sim kart ortalama 50 HKD. ( havalimanından 7eleven’dan alınabilir)
- Yukarıda tak kullan sim karttan bahsettim. Bu konu bence bir turist için çok önemli. Çünkü yerel bir simkartınız olursa ve internet kullanabiliyorsanız artık siz yerel olmuşsunuz demektir. Bu hayatta Foursquare var ise bir daha ne haritaya ne yönlendirmeye ihtiyaç duyarsınız. Muhakkak tavsiye ederim.
Hong Kong, Lantau, Kawloon ve Hong Kong adası olmak üzere 3 adadan oluşan küçük bir ülke. Şehrin merkezi Hong Kong adası. Bunun yanında daha turistik diyebileceğimiz yer ise Kawloon. Hong Kong adasından Central limanından Kawloon’a 5 dk da 2.5 HKD ödeyerek Star Ferry denen vapurlarla geçebilirsiniz.
Hong Kong Otelleri : Benim otelim Novotel Citygate oteliydi. Oteli incelemek için Buraya tıklayabilirsiniz. City Gate, havalimanına 5 dk mesafede bir outlet bölgesi. Neredeyse Dünya’daki tüm markaların outlet mağazalarını bulabileceğiniz bu outlet merkezinde fiyatların o kadar da cazip olmadığını belirteyim. Otel ise City Gate AVM’nin hemen yanında, AVM’ye otelden direk bir yürüyen merdivenle ulaşabiliyorsunuz. Bu nedenle bence çok avantajlı bir oteldi. Diğer Hong Kong otelleri için buraya göz atabilirsiniz.
Havalimanı Lantau adasında yer alıyor. Havalimanına indikten sonra merkeze hızlı tren ve ya metro ile ortalama 25 dk da ulaşabiliyorsunuz. ( 30 HKD ) Metro ulaşımının aşırı rahat ve kolay olması nedeniyle illa ki merkezde bir otel seçip yüksek paralar ödemenize gerek yok. Aynı paraya çok daha konforlu ve iyi bir otelde kalabilirsiniz.
Hong Kong, her milletten insanı görebileceğiniz, dünya’nın en kozmopolit ülkelerinden biri olma ünvanına sahip. Uzak doğu’nun tüm para trafiğinin buradan geçmesi, burayı belki de dünya’nın en önemli finans merkezi yapmış.
Buradaki halk o kadar meşgul ki, etrafta sürekli koşar halde yürüyen, ellerindeki telefonlardan başka hiçbirşeyle ilgilenmeyen insanlar topluluğu görüyorsunuz. Metrolarda bile “telefonunuzla ilgilenmeyin, trabzanlara tutunun” anonsu yapılıyor 🙂
Burada halk yaşayabilmek için çok çalışmak zorunda gerçekten. Kiralar 2000 USD den başlıyor. Bu nedenle akşama kadar hazır halır koşuşturma içerisinde çalışıyor insanlar. Bunun yanında beni hayrete düşüren ise tüm gün çalışan insanlar tüm gece de sokaklarda geziyor. Ne zaman uyuyor, ne zaman dinleniyorlar belli değil. Gece 2’de metrolar, sokaklar insanlarla dopdolu bir şehir Hong Kong.
Hong Kong Gezilecek Yerler ve Görülecek Şeyler;
- Big Buddha ( Lantau )
- Disneyland ( Lantau )
- Kawloon Adası sokakları
- Gece Pazarları ( Kawloon )
- Victoria Peak ( Hong Kong )
- Soho Bölgesi ( Hong Kong )
- Central Sokakları ( Hong Kong )
- Syphony of Lights ( Kawloon )
- Avenue of Stars ( Kawloon )
- Canton Road ( Kawloon )
Big Buddha bölgesinden başlayalım. Burası Lantau adasında, dağların arasında bulunan tapınak ve dev bir Buddha heykelinden oluşan turistik bir bölge. Tabiri caizse Hong Kong gezisi yapıp Big Buddha heykelini görmeyeni dövüyorlarmış. 🙂
Buddha’ya gidebilmek için CityGate outlet’in hemen yanından CableCar denen teleferikleri kullanabilirsiniz. Fiyatı gidiş-dönüş 150 HKD. Tabanı cam olan teleferikler de var fiyatları daha pahalı ama gayet gereksiz. Boşuna para vermeyin. Normali iyidir. Yukarıda herhangi bir ücret ödemiyorsunuz.
Teleferiğin tek dezavantajı ise aşırı sıra olması. Sabah 10:00 da açılıyor. Benim tavsiyem 10 a doğru orada olun ve sıraya girin ki mümkün olduğunca az bekleyesiniz. Yoksa en az 1 saat garanti bekleme diyebilirim.
Yaklaşık 30 dk süren harika manzaralı bir teleferik seyahatinden sonra dev heykele ve turistik köye ulaşıyorsunuz. Köyde sizi turistler için hazırlanmış alışveriş dükkanları, kafeler kompleksi karşılıyor. Burada her türlü hediyelik şeyler bulabilirsiniz. Ama tabi şehir merkezine göre hepsi daha pahalı.
Buddha’da harcayacağınız vakit ortalama 2 saat.
Hong Kong’daki Disneyland’ın diğerlerine göre çok küçük couklara hitap ettiğini duyduğum için ve zamanım kısıtlı olduğundan oraya gitmekten vazgeçtim. Siz de kendinize göre değerlendirebilirsiniz.
Kawloon adasında geceleri açık olan 2 adet gece pazarı var. Bunlar birbirine 20 dk yürüyüş mesafesinde olan Temple Street ve Ladies Market gece pazarları. Gitmeden önce buraların methini çok duymuştum fakat gidip gördüğümde benim için tam bir hayal kırıklığı oldu açıkçası. Benzetmek gerekirse 3. sınıf tatil beldelerinde kurulan, tamamen çin malı kemer, cüzdan ve bilimum saçma sapan şeyin satıldığı bir ortamla karşılaştım. Magnet harici alacak bir şey bulamadığımı da belirteyim. Ama magnet’in en ucuzu buradaydı o ayrı 🙂
Bunun yanında Kawloon adasında neredeyse her sokak yürüyerek gezilebilir. Gece gündüz çok kalabalık sokakların olduğu bu ada asya kültürünü derinden yaşayabileceğiniz mekanlar vaad ediyor.
Bunların hepsinin yanısıra Kawloon adası Hong Kong’un meşhur gökdelen manzarasını, gece ışıltısını seyredebileceğiniz en güzel yer. Her gece saat 20:00’de Tsim Sha Tsui sahilinde ( Star Ferry’den inince hemen sağ tarafta ) bir balkon var ve oraya gidip meşhur ışık ve ses şovunu ücretsiz izleyebilirsiniz. ( abarttıkları kadar bir numarası yok ama görmedim demeyin 🙂
Burayı gördükten sonra sahilden yürüyüşe devam ederek yaklaşık 15 dk lık bir yürüyüşle Avenue of Stars bölgesine gidebilirsiniz. Burası sonradan yapılan bir sahil yürüyüş yoludur. Yerlerde bölgenin ünlü yıldızlarının Hollywood’daki gibi yıldızları bulunuyor. Ben hiçbirini tanımıyordum tabi sizi bilemem. 🙂
Bunun yanında bölgenin dünya çapında gururu olan Bruce Lee’nin bir heykelini görebilirsiniz. Aşağıdaki pozu vermek isterseniz güzel bir sırayla karşılaşacaksınız 🙂 🙂
Bu kadar Uzak Doğu’ya gelmişiz bir tapınak neyin görmeden olmaz derseniz yine Kawloon adasında bulunan Yuen Wong Tai Sin Tapınağı’na gidip görmenizi tavsiye ederim. Buraya metro ile direk ulaşabiliyorsunuz. Tapınağın bence en ilginç yanı geçmiş ve günümüzün sentezini yansıtması. Günümüz gökdelenlerinin gölgesinde dini temeller içeren eski bir yapı. Harikaydı.
Bu kadar Kawloon’dan sonra biraz da ana ada olan Hong Kong’dan bahsedeyim sizlere. Hong Kong adası dev gökdelenlerin, iş merkezlerinin ve alışveriş merkezlerinin bulunduğu bir bölge. Burası belki de Dünya’nın en ihtişamlı ve gösterişli bölgelerinden biri olabilir. Ortalamada 100 kattan aşağı ne işyeri ne ev var bu bölgede.
Öğrendiğim kadarıyla da Dünya’da kiraların en pahalı olduğu yer de burasıymış. Örnek olarak sıradan bir ofis katının aylık kirasının 300.000 USD olması ve ya Abercrombie&Fitch mağazasının aylık kirasının 3 Milyon USD olması durumun vahametini biraz açıklar herhalde 🙂
Burada bulunan ve gökdelenlerin hemen arkasındaki Victoria Peak tepesini görmeden sakın Hong Kong gezisi yaptım demeyin. Tepeden tüm ülkeyi rahatlıkla izleyebiliyorsunuz. Buraya çıkmak için de birkaç yöntem var. İlki tramvay ama burada epey sıra olduğu söylendi. Herşey bir kenara bir taksiye atlayıp 65 HKD vererek 15 dk da tepeye ulaşabilirsiniz.
Tepede küçük bir AVM, kafeler ve muhteşem şehir manzarasına ulaşacaksınız. Hele ki hava açıksa Çin’i bile görebilirsiniz. Ben gittiğimde resimlerden de görülebileceği gibi hava biraz pusluydu.
Central bölgesinde görmeden geçmeyin diyebileceğim son yer de Soho bölgesi. Malumunuz her yerde bir Soho bölgesi yer alır. Burası da diğerleri gibi yerel ürünlerin, restoranların, yiyecek pazarlarının bulunduğu bir bölge. Gidin birşeyler deneyin derim.
Aslında Hong Kong’un yaşam biçimi ile ilgili yazılacak çok fazla şey var. Belki siz de bu yazının üzerine bir Hong Kong gezisi yaparsınız ve hikayenin devamını sizden dinleriz. Ne dersiniz?
Şimdilik görüşmek üzere diyelim.
Selamlar.
Melih BİLDİREN
Bizi sosyal medyadan takip edebilirsiniz:
https://www.facebook.com/dunyabuyuk
Merhaba,
Güzel ve faydali bir yazı olmuş teşekkür ederim
Ben Hong Kong’a haziran ayı ortası gitmeyi düşünüyorum ama hava durumu biraz düşündürüyor. Yağmur ve çok sıcak olduğu yönünde yorumlar okudum. Haziran ayında bu durum olumsuz etkiler mi sizce bizim gezimizi?
Teşekkürler
Merhaba,
Ben Nisan sonu gitmiştim ve epey nem ve sıcak vardı. Haziran da bildiğim kadarıyla Muson etkisi başlıyor. Hani yaşamadan bilinmez ama bol yağmura maruz kalabilirsiniz. üşümezsiniz ama macera dolu bir gezi olabilir 🙂